Ressam Barış Öbek ile Röportaj

“Sanatçı enerjiyi ve frekansı yaratıcıdan alan, çağının çocuğu olmayan, çağına ayak uydurmayan ve görünenin ardındakine bakan ile çağının çok ötesinde yer alan, felsefeyle hareket eden, tarihten yararlanan bireydir. Her gün insan kalabilen hislere duygulara sahip olandır. Bulunduğu çağın dönemdeki milletlere ve gelecek çağlardaki topluma yansıtan, çağındakilerin onu anlamadığı iyi ve kötü durumu çağına betimlemeleriyle ayna olan, güdülmeyen, kukla olmayandır. Devrimci ruhu taşıyan, fikirlere, düşüncelere, hislere, duygulara sahip, soyutla veya somutla ifade eden, tepki ve etki yaratan gerçeği doğru için kullanan dünyanın zeyrek ve namütenahisi aklın sahibidir.”

Bize kendinizden bahseder misiniz?

Barış ÖBEK, 1993 yılında Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde doğdu. İlköğretimini 75. Yıl İlköğretim Okulunda tamamladı. 2012’de Orta Öğretimini Şanlıurfa Güzel Sanatlar ve Spor Lisesinde tamamladı. 2017’ de Afyon Kocatepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bölüm ve fakülte üçüncüsü olarak mezun olmuştur. 2018 eğitim öğretim yılında, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat ve Tasarım Anabilim Dalında Yüksek Lisans eğitimine başlamıştır ve 2022’ de bitirmiştir. Resim Sanatının birçok tekniği çerçevesinde; Mitolojik, Dini, Tarihi konuları veya olayları resmetmektedir. Karma Resim Sergisi (Ankara- 13 Ocak 2018), Kişisel Resim Sergisi (Ankara 23 Kasım 2018) olmak üzere iki sergi açmıştır. Resim sanatı dışında heykel ve rölyef sanatıyla da eserler vermektedir. Şuanda kendi atölyesinde İstanbul, Üsküdar’ da eserlerine devam etmektedir.

Resim sanatına olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

Çocukluktan gelmektedir ve aileden gelen bir yetenek var. Çocukken kendi oyuncağımı çamurdan yapardım her hayvanın, figürün ve desenin heykelciğini yapardım ve onlarla oynardım. İlk resmim karton üzerine abimin kalemini çalarak yaptım.

Resimlerinizde neleri anlatıyorsunuz ve nelerden ilham alıyorsunuz?

Resimlerimde mitolojik, dini ve tarihi konular yer almaktadır. Olduğu gibi aktarma yapmıyorum. Sentez, okuma, her türlü, her milletin, her görüşün ve gözlemleyerek, hissederek resimlerimi yapmaktayım. Peygamberleri çok konu alırım mucizeleri, olayları, hayatları, yaşamlarını ele alır ve o konuyu veya olayı alır betimlerim ve gelecek nesle veya bu zamana bir mesaj gönderim. Kuran-ı Kerim, İncil, Tevrat, Zebur, Suhuflar, Tarih kitapları, Kabala, Enok gibi vb. kitabları kaynaklardan yararlanırım. Tarihi, nitolojik ve dini figürlerin önemli ve mesaj içerikli konulardan yararlanırım. Tabi bunların yanında frekans olayına da dikkat çekmek gerekir.

Bir işin üretim süreci nasıl başlar? İşlerinizin üretim sürecini anlatır mısınız?

Okumak ile başlar. “Bir kelime bir hayal, bir düşünce, bir frekans, bin kelime bin hayal, bin düşünce ve bin frekans demektir” bilirseniz hayal etmeniz için etki eden bir şey olur ve sonucunda düşünce hayal etkisi olur. Daha sonra eskiz haline düşüncemi aktarırım bir çalışma bazen bir eskiz ile çıkar bazen yirmi eskiz ile çıkar en çok şuana kadar bir çalışma “Kötü Nesil” adında 400 eskiz ile elde edebildim. Daha sonra genelde yağlı boya tual üzerine uygulamasını yaparım. Eskiz olmadan bazen direk aktardığım çalışmalarda oluyor.

Kendinizi hangi sanat akımına daha yakın hissediyorsunuz?

Sembolizm ama özellikle bir sanat akımına göre hareket etmiyorum.

Sizce sanat kim için ya da ne içindir?

Sanat bilim için, insanlık için yapılır. Sanat bilim ve felsefeyle hareket etmelidir. Özelikle birileri için değil tüm dünya için hareket etmelidir. Sanat yaşayan bir ruhtur ve ruh bilgiyle, sezgiyle hissedilip ortaya konulur. Onu alacak, algılayacak mutlaka birileri olur.

Sizi etkileyen veya beğenerek izlediğiniz sanatçılar kimlerdir? Çağdaş sanatçılardan sevdiğini, takip ettiğiniz isimler var mı?

Yok ama tüm ressamların gönderdiği ve dikkat çektiği mesajlara bakarak hepsinden etkilenirim önemli olan sanatçının kendisi değil verdiği sanatın etkisine bakarım.

Sanatı nasıl tanımlarsınız? Sizin için sanat nedir?

Sanat bir ressamın, şairin ve müzisyenin; ruhunu, nefesini, parçasını, kinini, sevgisini, görüşünü, anlatısını resimlerinde, müziklerinde ve şiirlerinde yansımasıdır. Sanat bir devrimdir, ihtilal veya bir darbedir. Sanatçının konuşmasına gerek yoktur, silah çekmesine gerek yoktur, kalkan olmasına gerek yoktur ancak sanat kendisi bir silah, bir kalkan ve bir dildir. Ressamlar bu dünyanın gözleridir.

Sanatçı ise kalbi ve daha sonrada beynidir. Sanatçı bir yumurta gibidir içinde hayat barındırır onu içinden çıkan hayatın ne olduğunu kendisi bilir. Cehalet o yumurtayı hep dışardan kırmaya ve hayatın son bulmasını çabalamıştır. Seyit Nesimi şirinden ve Hurufilik görüşünden dolayı derisi yüzülerek öldürülmüştür. Francisco Goya resimlerinde halkın tarafını ve o dönemdeki kilise ve devletin yaptığı yolsuzlukları yansıttığı için işkencelere maruz kalmıştır.

Geleceğe dair planlarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?

Pek bir planım yok açıkçası. Yapabildiğim kadar yapmak yaratabildiğim kadar yaratmak. Kul kurar kader gülermiş son yıllarda tüm dünyanın deneyimlediği birşey oldu. Hep öyleydi de biz planlar yapabildiğimiz sanısına kapılıyorduk.

Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?