Doğa ile korku, kabus, stres ve huzursuzluğu bütünleştiriyorum. Kentleşme insanları doğadan uzaklaştırıp, duyarsız ve içe kapanık hale getirmiştir.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1973’te İstanbul’da doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi aynı şehirde tamamladım. 1993 - 1995 yıllarında MSGSÜ öğretim görevlisi Piraye Yüksel Demircan’dan LCC’de Moda
Tasarım eğitimi aldım ve moda tasarımcısı olarak iş hayatına atıldım. Aynı zamanda bazı kumaş firmalarına desen tasarımı da yaptım.
Resim sanatına olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Resme olan ilgim çocukluk yıllarıma dayanıyor. Piraye hocanın etkisiyle ilk olarak MSGSÜ resim heykel müzesinde ve daha sonrasında da MSGSÜ mezunlar derneğinin atölye çalışmalarına katıldım. Daha sonraki yıllarda ressam Leyla Sabah’tan ve ressam Metin Telçeker’den resim dersleri aldım.
İlk kişisel sergimi 2019’da yaptıktan sonra birçok karma sergiye katıldım. En son olarak 26 kasım 2022’de ikinci kişisel sergimi gerçekleştirdim.
Resimlerinizde neleri konu alıyorsunuz?
Doğa ile korku, kabus, stres ve huzursuzluğu bütünleştiriyorum. Kentleşme insanları doğadan uzaklaştırıp, duyarsız ve içe kapanık hale getirmiştir. Bundan dolayı en son gerçekleştirdiğim kişisel sergi “KÖK” ’te serginin teması ağaç kökleriydi. Ağaç kökleri ruhumuzun derinliklerini, görünmeyen benliğimizi yansıtıyor.
Bir işin üretim süreci nasıl başlar?
İşlerinizin üretim sürecini anlatır mısınız?
Öncelikle tema belirlerim ve kendi içlerinde gruplarım, daha çok grupların oluşumu renklerle ortaya çıkar.
Çalışmalarıma kağıt üzerine rapido kalemle başlarım, kullanacağım boyaları belirlerim.
(Akrilik, suluboya, sulandırılan kuru kalem, maker kalem, stabilo gibi.)
Karışık teknik kullanırım.
Kendinizi hangi sanat akımına daha yakın hissediyorsunuz?
Ekspresyonizm ve sürrealizmi severim.
Pandemi süreci size ve işlerinize nasıl yansıdı?
Pandemi dönemi çalışmak için çok idealdi. Çok verimli çalışmalar yaptım.
