Ben kendimi "Sürrealizm" ve "Pop Art" sanat akımlarına yakın hissediyorum. Her resmimde olmasa da çoğu resmimde sürreal gerçek üstücülük vardır.
Zuhal Hanım Hanım. Sohbetimize başlamadan önce sizi tanımak isteyenler için kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ben Zuzu Zuhal Neccar. İstanbul doğumluyum. 1993 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniverstesine ikincilikle girdim. Prof. Devrim Erbil, Prof. Kemal İskender Atölyelerinde öğrenim gördüm. En son Prof. Neşe Erdal Atölyesinden pekiyi derece ile mezun oldum. Okurken öğretmenlik formasyon dersleri de aldım.
1997 de mezun olduktan sonra 1998 yılında MEB de öğretmenliğe başladım. Çeşitli 6 farklı okulda çalıştım. 2019 da emekli oldum. Öğretmenlik süresince resme devam ettim 13 kişisel sergi açtım. Resim yarışmalarına katıldım.
Eserlerim sergilenmeye değer bulundu. Emekli olduktan sonra da 2 kişisel sergi daha açtım 15 kişisel sergim var. Emekli olduktan sonra 2 Atölye açtım 1 yıl arayla ve kapattım.
Resim sanatına olan ilginiz nasıl başladı?
Resme olan ilgim 4 yaşındayken başladı. Annemin beni eğlendirmek için yaptığı resimleri çok beğenip hatta kıskanıp aynısını yapmaya çalışmakla başladı diyebiliriz. Ressam ne demektir annemden öğrendim. Annem “Benim kızım ressam olacak" diyordu ve beni teşvik etti. Böylelikle ressam olmaya karar verdim.
Evlilik ve boşanma gibi engeller çıksa da sonradan üniversiteyi okudum. Orta okulda öğretmenken oğlumun öğretmeni oldum. Oğlum bazen parmak kaldırıyor ve “Anne pardon hocam" diyerek düzeltiyordu. Çok tatlı ve çalışkan bir öğrenciydi. Şimdi Makine Mühendisi ve Moskova’da çalışıyor.
Sanatınızın çıkış noktasını anlatabilir misiniz? Nelerden ilham alıyorsunuz?
Aslında ilham kaynağım ve çıkış noktam; Anadolu’nun kültürel çeşitliliği ve renk zenginliğidir. Genelde mutluluk hikayeleri ilgimi çekiyor. Günlük olaylar ,görseller, fotoğraflar, yaşadığımız ortamdaki olaylar ve bana görünenler ilham kaynağımı oluşturur.
Ben resimlerimde siyahi insanları işliyorum ve anlatıyorum. Onların renklerinden dolayı hala itilip kalkışmalarına karşı duruyorum. Böylelikle bende siyahi insan hayranlığı oluştu. Onlarla bazı mekanları paylaştığım da olmuştur. Libya’da ilk okulu ve orta okulu okurken önümdeki sırada siyahi bir kız oturuyordu.
Mesude Jeballah Onun mis gibi teninin kokusu ve seslerinin de değişik olması çok etkiledi Ayrıca Sudanlı bir teyze de çok etkili oldu. En son siyahi birinin polis tarafından diziyle öldürülmesi bu resimleri yapmaya beni itti. Neden hep beyaz neden siyahi değil. Hatta şu an yaptığım resim bir masal resmî pamuk prenses ve 7 cüceler. Burada pamuk prenses çikolata prenses oldu. 7 cüceler de siyahi cüceler.
Resimlerimde mahcubiyet, utanma, saflık, masumiyet ve çocuk bakışı (bir şey bilmiyorum) bakışı vardır. Bu çocukluğumda babamın bende çok sevdiği benim çocuk bakışımdır. Resimlerimde portrelerim, insanlarım seyredildiğini seyreder.
Genelde objektife bakarlar ama baş eğik utangaç ve masum. Bazen biri diğerinin arkasına saklanır oradan seyredildiğini seyreder. Kasvetten ve mutsuzluktan uzaktır resimlerim. İnsanlarım toprağın kucağında yaşayan servilerdir.
Bir işin üretim süreci nasıl başlar?
İşlerinizin üretim sürecini anlatır mısınız?
Bir işin üretim süreci genellikle doğaçlamayla başlıyor. Eskiz çok nadir yaparım. Akrilik boya kullanıyorum. Çalışması zor biraz ama ben sabırsızlık çabuk kurumalı resim.
O yüzden akrilik boyayla çalışmalar yapıyorum. Resme ilk başladığım saatler sancılı oluyor. Ama resim ortalara gelince işte keyif o zaman başlıyor.
Hele ki bitmeye yakınsa en ballı kısmı işte o zaman oluyor.
Kendinizi hangi sanat akımına daha yakın hissediyorsunuz?
Ben kendimi "Sürrealizm" ve "Pop Art" sanat akımlarına yakın hissediyorum. Her resmimde olmasa da çoğu resmimde sürreal gerçek üstücülük vardır.
Sizce sanat kim için ya da ne içindir?
Bence sanat sanat içindir. Ama sırf sanat olsun diye de sevmediğim istemediğim resmî yapmam. Yaptığım resimler tamamen baskısız, minnetsiz ve bağımsızdır. Resimlerimde insanlarım toprağın kucağında yaşayan sevinçlerdir.
Sizi etkileyen veya beğenerek izlediğiniz sanatçılar kimlerdir?
Evet çok beğendiğim sanatçılar var elbette. Bunlardan ilki hocam Neşe Erdok'tur. Devrim Erbil, Suna Özkalan, Süleyman Saim Tekcan, Mehmet Güleryüz daha da var isimleri şu an aklıma gelmiyor.
Pandemi süreci size ve işlerinize nasıl yansıdı?
Pandemi dönemi başlamak üzereyken aynı zamana denk geldi ilk atölyemi açmam. Okmeydanı Perpa Alışveriş Merkezinde açtım.
Eski pasajlar çok hoşuma gidiyor nostalji kokuyor o yüzden ilkini orda açtım. 7 ay sürdü.
Sonra Muratoğlu Çarşısı pasajında çok küçük bir atölye açtım. Bir tane öğrencim vardı zaten zor sığıyorduk.
Bazı başka sebeplerden dolayı 2. Atölyemi de kapattım. Emekli olduğum için kendi yağımla kavruldum diyebilirim.
Comments